Atina deyince akla ilk Akropolis gelir. Akropolis kelimesi yukarıda bulunan, yüksek, son anlamına gelen "akros" ile şehir anlamına gelen "polis" kelimelerinden oluşmuştur. Antik Yunan kentlerinde, kentlerin yanı başındaki tepelerde inşa edilen hisarlara ve bu yapıların bulunduğu özel alanlara verilen addır. Akroplois denince akla gelen yapı aslında Partenondur. Partenon Athena'nın tapınağıdır. Bu tapınak Osmanlı egemenliğinde camiye çevrilmiş ve yanına bir minare eklenmiş. Daha sonra bu minare Venedikliler şehri alınca tekrar cami kiliseye çevrilip minare de yıkılmış. Biz gittiğimizde Partenon restore ediliyordu ve iskeleler görüntüyü oldukça kirletiyordu.
Akropolis doğal olarak çok kalabalık, hep kalabalık. Giriş 20€ büyüklere 10€ öğrencilere.
Bize girişte çocukların Akropolisi keşfetmeleri için bir broşür verdiler. Bu çizim o broşürden. Broşür hem alanın tanıtımını yapıyor hem de ilginç bilgiler aktarıyor. Oldukça yararlı ve hoş bir kaynak. Genel olarak binalar şöyle 1 numara Propylia, 2 numara Athena Nike Tapınağı, 3 numara Athena Promachos heykelinin yeri, 4 numara Erechtheion ve 5 numara Parthenon. Bu çizimden de görülebileceği gibi alanı duvarlar ya da surlar çevreliyor ve Propylia dışında kuzey yamaçtan /haritanın solu) merdivenli bir giriş daha bulunuyor.
Yine broşürden aktarayım: 1 nolu yer Akropolise giriş yaptığımız dik merdivenlere sahip Propylia. Mimar Mnesikles tarafından tasarlanmış bir merkezi bina ve 2 yan odadan oluşuyor. Akropolise girişte içinden geçtiğimiz merkez bina sütunlardan oluşuyor ve oldukça etkileyici. Güvenlik elemanları bunları elinizi sürmenize izin vermiyor. Propylia'da hem Doric hem de Ionic sütun başlıklarının kullanılmış olması oldukça ilginç.
Planda 2 ile işaretlenmiş bina Propylaia'nın sağında yer alan küçük Ionic Athena Nike Tapınağı. Mimar Kallikrates tarafından bina savaş zamanlarında Tanrıça Athena'ya ibadet edilmesi için tasarlanmış.
Bina yakın bir geçmişte tamamıyla sökülüp restore edildikten sonra tekrardan inşa edilmiş.
3 numaralı meydanda olması gereken Phidias tarafından yapılmış 9 metre yükseklikteki Athena Promachos heykeli bugün kayıp.
4 numaralı bina ise Erechtheion. Bu bina şehrin koruyucusu Athena Polias'a, Poseidon-Erechtheus'a ve diğer tanrı ve kahramanlara adanmış. Mitolojiye göre burada Athena ve Poseidon şehri kimin koruyacağı konusunda tartışmaya tutuşmuşlar ve bu yüzden de tapınak ikiye bölünmüş ve biri kuzeyde diğeri doğu tarafında iki ayrı girişe sahip olmuş. Binanın güney cephesinde yer alan altı kadın heykelinden oluşan Caryatids maalesef günümüze kadar ulaşmamış. Bugün gördüğümüz onun bir kopyesi.
5 numara aslında herkesin Akropolis diye bildiği Parthenon. Mimarlar Iktinon ve Kallikrates tarafından tasarlanan bu devasa mabet Athena'ya adanmış. Bu tapınak özellikle içindeki heykellerle ve çatı alınlığı frezeleriyle meşhur ama binaya giriş izni yok. Sadece çevresinde dolaşıp uzaktan bakabiliyorsunuz. Binanın en ünlü heykeli olan altın ve fildişinden yapılma Athena heykeli maalesef kayıp.
Bu yapıların dışında Akropolisin girişinde yer alan Herodeon'u da tepeden görebiliyorsunuz. Biz gittiğimizde bir konsere hazırlanıyordu odeon. Aslında Akropolisin üstünden dört yöne baktığınızda enfes bir Atina manzarası sizi bekliyor. Denizi bile görüyorsunuz.
Arabamızı Akropolisin otoparkına bırakmıştık. Otopark akşam dörde kadar 20 Euro gibi fahiş bir fiyattı ama başka yer de yoktu. Daha iki saatimiz olduğu için arabayı orada bırakıp eski şehri gezmeye karar verdik. Bu muhteşem arkeolojik alanın yakınında müzesi de vardı ama zamanımız olmadığı için girmedik. Onun yerine aşağıdaki rotada yürüdük.
Atina'da elbette görülmeye değer birçok yer var ancak biz neredeyse yarım günde ancak bu kadar görebildik. Kimbilir belki tekrar daha uzun bir süre için geliriz ve bütün bu yerleri keşfederiz.
Comments