top of page
Yazarın fotoğrafıAttila Gursel

Yunanistan Kampları 2

Bu sene yaz tatilimizde Arnavutluk'a gidip eşimin annesinin sekseninci doğum gününde yanında olmak istedik. Bunu gerçekleştirmek için en ekonomik yolun arabayla gitmek olduğuna ikna olunca hem yolu bölmek hem de tatilimizi daha keyifli bir hale getirmek için Yunanistan'da kamp yapmaya karar verdik. Yunanistan'da daha önce iki kez kamp yapmıştık. Bu sefer yolun uzamasını da göze alarak daha önce görmediğimiz Atina'ya da yakın olsun istedik. Araştırmalarım sonucu Atina'ya 95 km. uzaklıktaki Evia adasındaki Milos Camping'e karar kıldık.

Yunanistan'da yollar güzel, trafik yoğunluğu nispeten az ama Egnatia Odos ve Corinth-Patras otoyolları genel olarak paralı. Bizim bildiğimiz gibi giriş ve çıkışta para almak yerine yol boyu birçok gişe bulunuyor. Biz Edirne'de bir gün geçirip Yunanistan'a Pazarkule'den girdik ve Egnatia Odos'a bağlandık. Bu yol normalde İpsala sınır kapısından başlayıp Yunanistan'ın en batısındaki Korfu adasının karşısındaki Egumeniça'da biten 660 km'lik bir yol. Biz bu yolu Selanik'e kadar takip ettikten sonra Evia adası için güneye döndük. Evia adasının Türkçe'de karşılığı Eğriboz adası. Girit'ten sonra Yunanistan'ın en büyük adası. Ada anakaraya o kadar yakın ki adaya köprü ile geçilebiliyor. Yolun tamamı 9 saat sürdü ama arabada 3 şoför olduğumuzdan zorlanmadan kampa vardık.

Kampın girişindeki resepsiyondaki kamp sahibi bizi karşıladı ve bize deniz kıyısında sabit karavanların arasında yer gösterdi. Yerimiz normalde çadırların yerlerinden uzaktı ama biz çok sevdik ve yerleştik. Çadırımızı kurduktan sonra arabamızı da çadırın yanına park ettiğimizden valizlerimizi indirmemize gerek kalmadı. Arabanın bagajını elbise dolabı gibi kullandık. Bu da bize çadırımızda ekstra yer sağladı.



Kamp her türlü olanağa sahip. Bir küçük market, çok temiz tuvaletler, duşlar ve yemek yapmak için ocaklar bizim için gerekli olan her şeyi sağlıyorlardı. Kamp deniz kıyısında olmasına rağmen ayrıca güzel bir havuza ve havuz bara da sahipti. Buna en çok çocuklar sevindi. Yunanistan'daki gördüğümüz kampların ortak özelliği çok düzenli ve temiz olmaları. Ne tuvaletleri ne de duşları herhangi bir zamanda pis bulduk.

İlk gün yerleşip olanakları keşfetmekle geçti. Zaten vardığımızda artık akşam olmuştu ve biz de yol yorgunuyduk. Yemeğimizi denize karşı yiyip yattık. Ertesi gün güneşin doğuşuyla kalkıp denizin soğuk sularına bıraktık kendimizi. Deniz temiz ama yosunluydu. Özellikle dibe yerleşmiş marul benzeri yosunlar, başta bizi biraz huylandırsa da, kıyıdan uzaklaşınca kalmıyordu. Deniz ve havuza kaldığımız süre boyunca doyduk. Havuzda fiyatlar Euro/TL paritesinden dolayı tuzlu gelse de soğuk bir biraya değerdi. Kahvaltı için kampa gelirken içinden geçtiğimiz Vasiliko köyüne gidip fırından taze çörek ve ekmek aldık. Sonradan anladık ki aslında Eretria kampa neredeyse yürüme mesafesinde.


Eretria'da iki gece zaman geçirdik. Balık yemezseniz souvlaki dedikleri pita'ya (pide-bazlama arası) sardıkları et, tavuk vb. malzemeyi soslarla tatlandırıp dürüm halinde sunuyorlar. Biz çok sevdik. Eretria'da Anti-peina deniz kıyısında souvlaki ve pizza yiyebileceğiniz çok güzel bir mekan.

Anti-peina dışında Remetzo, La Cubana, Primavera, Riviera Restobar adındaki mekanlar da oldukça rağbet görüyor.

Eretria'da, biz gitmedik ama, Arkeoloji müzesi, antik bir kent kalıntısı, Dreams Island (aslında bir ada ama ince bir yolla ana adaya bağlanıyor) görülebilir.


Bu kadar yolu tepmemizin asıl nedeni olan Atina'ya kampa gelişimizin üçüncü günü gittik. Atina için ayrı bir yazı yazacağım.



3 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


  • Instagram Sosyal Simge
  • Facebook Sosyal Simge
bottom of page